İncir” ve “zeytin”, bu anlam akışı içinde, bu ağaçların çokça bulunduğu toprakları, yani Akdeniz’in doğusuna sınır olan ülkeleri, özellikle Filistin ve Suriye’yi sembolize etmektedir. Kur’an’da zikredilen Hz. İbrahim soyundan peygamberlerin çoğu bu topraklarda yaşayıp bu topraklarda tebliğde bulunduklarından, bu iki ağaç cinsi, son İbranî Peygamber Hz. İsa’da doruğa erişen Allah’tan vahiy alan bu insanlar zincirinin dile getirdiği dinî öğretilerin sembolü olarak kabul edilebilirler. Öte yandan “Sina Dağı” ise, Hz. Musa’nın peygamberliğini özellikle vurgulamaktadır, çünkü Muhammed (s)’den önce ve o’nun nübüvvetine kadar geçerli olan -ve esasları itibariyle Hz. İsa’yı da bağlamış bulunan- dinî kurallar, Sina çölündeki bir dağda Hz. Musa’ya vahyedilmişti. Son olarak, “bu güvenli topraklar” ifadesi, kesin olarak (2:126’dan açıkça anlaşılacağı gibi), Son Peygamber Muhammed (s)’in, doğduğu ve ilahî çağrıyı aldığı yer olan Mekke’yi gösterir. Böylece 1-3. ayetler, Hz. Musa, İsa ve Muhammed (s)’in şahıslarında temsil edilen tevhid dîninin üç tarihî safhasında geçerli öğretilerin -sahîh öğretilerin- gerisindeki temel ahlakî aynılığa dikkatimizi çekmektedir. Burada hatırlanıp düşünülmesi gereken spesifik gerçeğe sonraki üç ayette işaret edilmektedir. (Muhammed Esed Tefsiri)