Ey inanıp güvenenler! Tutuşturucusu insanlar ve taşlar olan bir ateşe karşı kendinizi ve ailenizi koruyun. Orayı iri gövdeli, kaba ve sert tabiatlı melekler yönetirler. Onlar, Allah’ın emrine karşı gelmezler; kendilerine ne emredilmişse onu yaparlar.
Ey kâfirler! Siz ise bugün boşuna mazeret ileri sürmeyin. Siz ne yaptıysanız onun cezasını çekeceksiniz. (Tahrim 6-7)
Rahmân Rahîm Allah’ın Adıyla
1.
Ey Nebi! Allah’ın özel olarak sana helal kıldığını, neden kendine haram kılıyorsun[*]? Eşlerinin gönlünü etmeye çalışıyorsun. Neyse ki Allah Gafûr'dur; çok bağışlayandır, Rahîm'dir; ikramı bol olandır.
Hz. Peygamberin Medine döneminin ikinci yarısındaki bir tarihte, bir ay süreyle eşlerinden hiçbirisi ile birlikte olmayacağına dair yemin etmişti. Buna bazı eşleri arasında ortaya çıkan kıskançlık mı, yoksa aile içinde yaşanan bir gerginlik mi sebep olmuştu bilmiyoruz. Ancak bildiğimiz o ki, Hz. Peygamber eşlerine kırgındı ve bu kırgınlığını onlardan uzak durarak belli ediyordu. Bunun üzerine Allah bu ayetle hem bağışlandığını ve hem de helal olan bir şeyi kendisine haram etmemesi gerektiğini bildirdi. Ayrıca bu ayetin hedefi biyografik olmayıp bütün insanî durumlarda uygulanabilecek bir ahlakî ders vermektir. Bu ders, zühd ve takva –hakka yönelmek için dünyadan ve dünyalık nimetlerden tamamıyla el etek çekmek- niyetiyle de olsa Allah’ın helâl kıldığı herhangi bir şeyi haram görmenin doğru olmayacağıdır. (Cemal Külünkoğlu Tefsiri)
2.
Allah, bu tür yeminlerinizi bozmayı size farz kılmıştır[*]. Allah sizin en yakınınızdır. Alîm; her şeyi bilen ve Hakîm; kararları doğru olan O’dur.
Allah Teala şöyle demiştir: Yaptığınız yeminlerde, Allah’ı, iyilik yapmanıza, takvânıza (kendinizi korumanıza) ve insanların arasını düzeltmenize engel yapmayın.# Her şeyi dinleyen ve bilen Allah’tır. Allah, boş bulunarak yaptığınız yeminlerden dolayı sizi sorumlu tutmaz, ama bilinçli olarak yaptıklarınızdan sorumlu tutar. Çokça bağışlayan ve yumuşak davranan Allah’tır. (Bakara 2/224-225)
Nebîmiz şöyle demiştir:“Günaha yemin edenin yemini, yemin değildir. Akraba ile ilişkiyi kesmeye yemin edenin yemini de yemin değildir.” (Ebu Davud, Talak 7, Hadis No 2191) “Bir konuda yemin eder, sonra başkasını hayırlı görürsen, yeminini boz, kefaretini ver ve hayırlı gördüğüne yönel.” (Buhari, Eyman, 1) (Süleymaniye Vakfı Tefsiri)
3.
Bir gün Nebi, eşlerinden birine gizli bir söz söylemişti. Eşi onu, diğer eşine bildirince Allah, Nebisini o konuda bilgilendirdi. O da onun birazını eşine anlattı, birazını da anlatmaktan vazgeçti. Eşine bildirdiğinde o: “Bunu sana kim bildirdi?” dedi. Nebi de “Bana, her şeyi bilen; her şeyin iç yüzünü bilen bildirdi” diye cevap verdi.
4.
(Ey Nebî’nin iki eşi!) Allah’a yönelip tevbe ederseniz iyi olur. Çünkü ikinizin de gönlü kaydı. Eğer birlikte ona karşı harekete geçerseniz bilin ki Allah, Cebrail ve iyi müminler onun yakın dostlarıdır. Bundan sonra melekler de ona destek olurlar.
5.
O sizi boşarsa, kim bilir belki de Rabbi ona sizin yerinize sizden daha hayırlı eşler nasip eder: Allah'a teslim olan, iman sahibi, gönülden bağlı, tövbe etmesini seven, ibadete düşkün, yolculuk edebilen dullar ve bâkireler.
6.
Ey inanıp güvenenler! Tutuşturucusu insanlar ve taşlar olan bir ateşe karşı kendinizi ve ailenizi koruyun. Orayı iri gövdeli, kaba ve sert tabiatlı melekler yönetirler. Onlar, Allah’ın emrine karşı gelmezler; kendilerine ne emredilmişse onu yaparlar.
7.
Ey kâfirler![*] Siz ise bugün boşuna mazeret ileri sürmeyin. Siz ne yaptıysanız onun cezasını çekeceksiniz.
Kafir sözlükte bir şeyi örtme anlamına gelir. Allah Kur'an'da çiftçi için kafir kelimesini kullanır. Hadid 20. ayette çiftçi için kafirin çoğulu olan kuffar kelimesi geçer; "kemeseli ğaysin a’cebelkuffare nebatuhu." Ayetteki ifade "bu hayat, bitirdiği bitkilerle çiftçileri hayran bırakan bereketli yağmura benzer" anlamına gelir. Çiftçiye kafir denmesinin sebebi toprağa tohum ekip üstünü toprakla örtmesinden dolayıdır. Allah'ın varlığını red edenlere kafir denmesi de imanlarının üstünü örtüp Allah yokmuş gibi, Allah'ı görmezden gelerek yaşamalarından ileri gelir. Allah'ın yarattığı düzende herkes Allah'ın varlığına ve birliğine şahit olur ve kabul eder. Fakat sonradan bunun üstünü örtüp görmezden gelebilir. Buna delil Al-i İmran 106. ayettir; Bazı yüzlerin ak olacağı, bazı yüzlerin de kararacağı günde, yüzleri kararanlara şöyle denir: "Siz inandıktan sonra kâfir oldunuz, değil mi? Kâfir olmanıza karşılık, tadın şu azabı!” Hesap günü herkesin inandığını itiraf ettiği gündür. Bu anlamda bir müslüman Allah'ın bir emrini beğenmeyip, onun yerine kendi veya bir insanın görüşünü veya başka bir dinin hükmünü koyarsa, Allah'ın emrinin üstünü örtmüş, kafir olmuştur. Bunun örneği İblis'tir. Bakara 34. ayette şöyle anlatılır; "Meleklere “Âdem’e secde edin!” dediğimizde hemen secdeye kapandılar ama İblis öyle yapmadı, büyüklenerek direndi ve kâfirlerden oldu." İblis kendisini haklı görerek Allah'ın emrini kendi düşüncesiyle örttüğü yani kendi düşüncesini tercih ettiği için kafir olmuştur. Allah'ı veya emirlerini örten; görmezden gelen veya beğenmeyen herkes kafir olur. (Onur)
BÖLÜM 2
8.
Ey inanıp güvenenler! Örnek bir dönüşle Allah’a dönün. Belki Sahibiniz, nebilerini ve inanıp güvenenleri (müminleri) aşağılamayacağı günde kabahatlerinizi örter de sizi içinden ırmaklar akan bahçelere yerleştirir. (Oraya gidecek olanların) Nurları önlerini ve sağ yanlarını aydınlatır. Şöyle derler: “Rabbimiz, nurumuzu tamamla ve bizi bağışla. Her şeye bir ölçü koyan sensin.”
9.
Ey Nebi! Kâfirlerle ve münafıklarla amansızca mücadele et ve onlara karşı sert ve tavizsiz davran. Onların varacağı yer cehennemdir. Orası ne kötü bir varış yeridir.
10.
Allah, kâfirlere, Nûh'un eşi ile Lût'un eşini örnek olarak vermektedir. Bu iki kadın, kullarımızdan iki iyi kişinin nikâhında iken onlara hainlik ettiler. Kocaları, Allah'tan gelen hiçbir şeyi onlardan savamadı. Onlara, “Haydi, ateşe girenlerle beraber siz de girin!” denilecek.
11.
Allah, inanıp güvenen kimselere (müminlere) de Firavun’un eşini örnek verir. O şöyle demişti: “Sahibim (Rabbim)! Cennet’te, senin katında benim için bir ev yap. Beni Firavun’dan ve işlerinden kurtar. Beni yanlışlar içinde olan bu toplumdan kurtar.”
12.
Allah, namusunu korumuş olan İmran kızı Meryem’i de örnek verir. Onun içine ruhumuzdan üflemiştik[*]. Meryem, Sahibinin sözlerini ve kitaplarını tasdik etmişti. İçten boyun eğenlerdendi.
Buradaki ruh, Allah’tan gelen bilgidir (İsrâ 17/85). O bilgi, Allah’ın İsa aleyhisselama, anasının rahminde iken (Enbiya 21/91) öğrettiği kitap bilgisi ve konuşmadır (Al-i İmran 3/48, Meryem 19/30-33) Böylece o ve annesi, insanlar için birer ayet /mucize olmuşlardır (Meryem 19/21, Müminun 23/50).
(Süleymaniye Vakfı Tefsiri)