[1*] Kök anlamı açmak ve yarmak olan “fecr” kelimesi ve türevleri, Kur’an-ı Kerim’de hem sözlük anlamında hem de izafi anlamda kullanılmıştır. İzafi yani Kur’an’da kullanılan anlamda “fücûr” kelimesi; takva elbisesini çıkartıp hayâ perdesini yırtarak haktan sapmak ve günaha dalmaktır. Kur’an’da yerilen, yasaklanan ve insanın cehenneme gitmesine sebep olan her söz, eylem ve davranış fücûrdur. Dolayısıyla fücûr kelimesi; isyan, fısk, zulüm, cürm, kizb ve günah kelimeleri ile eş; takva, itaat, ihsan, sıdk ve birr kelimeleri ile zıt anlamdadır. (Diyanet Dergi, Fecr-Fücûr ve Fâcir Makalesinden alıntı, Yazan: Doç. Dr. İsmail Karagöz)
***
[2*] Sözlükte “korumak, korunmak, sakınmak, saygı göstermek, çekinmek” anlamlarındaki vikāye mastarından türeyen takvâ, Allah'a karşı yanlış yapmaktan çekinmek, sevgisini kaybetmekten korkmak, Allah'a karşı sorumluluk bilinci taşımak, bunun için de kendini yanlışlardan ve günahlardan korumak demektir. Bu özeni gösteren insanlara müttaki denir. Bakara ikinci ayette Kur'an'ın müttakiler için rehber olduğu ifade edilir. İşte o Kitap budur. Bu konuda şüphe yoktur Müttakîler/yanlışlardan sakınanlar için rehberdir. Bu rehbere uyan yanlışlardan ve günahlardan korunmuş, Allah'a karşı sorumluluk bilinciyle yaşadığını göstermiş olur. Bu aynı zamanda insanların Allah katındaki kıymetlerini, derecelerini gösterir. Allah katında üstünlük ancak takvanın derecesiyle orantılıdır. Ey insanlar! Sizi bir erkekle bir dişiden yarattık ve birbirinizle tanışmanız için sizi soylara ve kabilelere ayırdık. Allah katında en üstününüz en çok takva sahibi olanınızdır. Allah bilendir, (her şeyden) haberdar olandır. (Onur)
***
[3*] İlham, Allah’ın, kulunun kalbine bir şey doğurmasıdır Yusuf 12/24. (Süleymaniye Vakfı Tefsiri)