DUHA / KUŞLUK VAKTİ SURESİ

İniş Sırası: 11 • Mushaf Sırası: 93 • Mekki Sure • 11 Ayettir

Rahmân Rahîm Allah’ın Adıyla

1. Yemin olsun kuşluk vaktine,
2. Ve sakinleştiği zaman geceye ki,
3. (Hepsinden önemlisi) Rabbin / Sahibin seni ne bırakmış, ne de senden soğumuştur.[*]

Bu ayetle ilgili iki yorum var;

Mekayis’l-luğa قَلَوَ md. Bu sure, Nebîmizin bazı yanlış davranışlarını yeren Abese’den sonra inmiş olmalıdır. Bu ayetle verilen tesellinin onunla ilgili olduğu açıktır. (Süleymaniye Vakfı Tefsiri)

***

Tevdî‘ terk etmenin mübalağalısıdır; çünkü ayrılıp gidecek şekilde seni terkeden biri, seni terk etmede mübalağa etmiş demektir. Rivayete göre Peygamber’e (s.a.) vahyin gelmesi birkaç gün gecikince müşrikler, “Rabbi Muhammed’i terkedip, ona darılmış!” demişlerdi. Yine söylendiğine göre Ebû Leheb’in karısı Ümmü Cemîl’in Hz. Peygamber’e: “Muhammed! Görüyorum ki ‘şeytan’ın seni terk etmiş!” demesi üzerine bu sûre inmiştir [Buhārî, “Tefsir”, 93; “Fedāilu’l-Kur’ân”, 1]. (Zemahşeri Tefsiri)

4. Kaldı ki, işin sonu senin için önünden daha hayırlı olacaktır;[*]

Eğer âhirete yevm veya dâr ilave edilmeden gelirse, bu takdirde âhiret “gelecek, akibet, sonrası” anlamına gelir ve hem bu dünyayı hem âhireti kapsar. Bu, “Muhammedî davetin geleceği bugününden çok daha parlak olacak” gaybî ihbarını içerir. Zımnen söylenen şudur: Rabbinin seni bırakması ve darılması şöyle dursun, Rabbin sana gelecekte büyük nimetler bahşedecek, tıpkı geçmişte ettiği gibi. (Mustafa İslamoğlu Tefsiri)

5. Ve zamanı gelince Rabbin sana bahşedecek, sen de (bundan) hoşnut ve memnun olacaksın.
6. O seni yetim bulup barındırmadı mı?[*]

Hz. Muhammed daha doğmadan anne rahminde iken babası Abdullah’ın ölümüyle yetim kalmış ve dünyaya yetim olarak gelmişti. Henüz altı yaşındayken de annesini kaybederek öksüz kalmıştı. Hem anneden hem de babadan öksüz kalan Hz. Muhammed dedesi Abdülmuttalib’in yanına yerleşmişti. Sekiz yaşında dedesi Abdülmuttalib’i de kaybedince erginlik ve olgunluk çağına kadar amcası Ebu Talip’in yanında kalmıştı. Bu ayet muhtemelen bu serüveni anlatmaktadır. (Cemal Külünkoğlu Tefsiri)

7. Ve yolunu kaybetmiş görüp seni doğru yola ulaştırmadı mı?[*]

Sonra sen çelişik düşünceleri saçma inançları bulunan, durumları bozuk ve davranışları sapık bir cahiliyet ortamında yetiştin ve senin ruhun o ortamda huzur bulmadı, o hayata meyletmedi. Ama kendin için açık ve emin bir yol da bulamadın. Ne cahiliyette, ne de Hz. Musa'nın ve Hz. isa'nın dinlerinden dönen dinlerini değiştiren, sapıtan ve yolunu kaybeden taraftarlarının yanında... Sonra yüce Allah, sana vahiy ettiği din ile, sana ulaştırdığı sistem ile seni doğru yola iletti.

Bir kimseyi inanç sistemlerinin karmaşasından, ve sapık yollardan kurtararak ona doğru yolu göstermek en büyük ihsandır. Hiçbir ihsan ona denk olamaz. Yine bir insana doğru yolu göstermek rahatlıktır, hiçbir endişenin benzemediği endişeden huzura kavuşmaktır, hiçbir yorgunluğun denk olmadığı yorgunluktan kurtulmaktır. Belki de bu yorgunluklar ve endişeler vahyin kesilmesi, müşriklerin buna sevinmeleri ve sevgilinin sevgilisinden ayrı kalması gibi Resulallah 'ın çekmiş olduğu çilelerden ileri gelmekteydi. Sonra bu ayet gelerek, ona Rabbinin kendisini sapıklığı içinde vahiysiz bırakmayacağını önceden de şaşkınlık içinde ve sapık bırakmadığını hatırlatıyor ve ruhunu tatmin ediyor. (Seyyid Kutub Tefsiri)

8. Fakir iken seni zengin etmedi mi?
9. Dolayısıyla, asla yetimi ezme!
10. Yardım isteyeni asla geri çevirme.[*]

Sâil terimi, kelime anlamıyla “isteyen kimse”yi gösterir ki bu da yalnız “dilenci”yi değil, hem maddî hem de manevî açıdan zor durumda iken yardım ve hatta bir konuda aydınlanma (tavsiye) isteyen herkesi kapsar. (Muhammed Esed Tefsiri)

***

Bu emirler, yani yetime ikram edilmesinin emredilmesi, hatırının kırılmasının, horlanmasının ve aşağılanmasının yasak edilmesi, dilenen yoksula yumuşak davranılmasının ve haysiyetinin incitilmeden ihtiyacının giderilmesinin istenmesi İşte bütün bu istekler emirler -daha önce de defalarca değindiğimiz gibi kılıcı ile hakkını koruyamayan güçsüz kimselerin hakkını gözetmeyen azgın ve inkarcı toplumun kendisini sürekli gündemde tutan en önemli problemlerindendi. islam dini bu toplumu yüce Allah'ın şeriatı ile Hakka ve adalete yüceltmiştir ve onları Allah korkusuna, O'ndan çekinmeye yüce Allah'ın koyduğu sınırları aşmama seviyesine yükseltmiştir. Çünkü yüce Allah koyduğu sınırı gözetir, onu kıskanır ve haklarını korumak için ne kılıcı ne de gücü olmayan zayıf kullarının haklarını çiğnenmesine kızar ve gazap eder. (Seyyid Kutub Tefsiri)

11. Rabbinin / Sahibinin nimetini (sana indirdiği âyetleri) hep anlat!