1 - Bu sitede yaptığım; sevdiğim meallerden, her ayetin bana göre güzel ifade edilmiş olanlarını seçerek yeni bir meal hazırlamaktır. Kur'an'ın manası, ne anlatmak istediği daha iyi kavransın diye bu çalışmayı yaptım. Bazı ayetleri bire bir tercüme seçtim, bazılarını da ise açıklayıcı tercüme edilmiş olanlardan. Mesela İsra 86. ayet şöyle;
Ve eğer istersek, kesinlikle sana vahyettiklerimizin tamamını gideririz. Ardından da Bize karşı seni savunacak bir koruyucu otorite bulamazsın.
Ardından gelen 87. ayetin yorumsuz hali şöyle, Şaban Piriş meali;
Ancak, Rabbinden bir rahmettir. Onun üzerindeki ikramı çok büyüktür.
Bunun yerine yorum yapılmış meali daha anlaşılır diye Suat Yıldırım mealini tercih ettim.
Ama böyle yapmayıp Kur’ân âyetlerini muhafaza etmesi, sırf Rabbinin ihsanının sonucudur. Gerçekten O’nun sana olan lütfu pek büyüktür.
2 - Bilenler bilir; Allah bir şey kesin olacaksa ilgili ayetlerde geçmiş zaman kipi kullanmıştır. Genelde bu ayetlerin tercümesi geniş zaman kipi kullanılarak yapılır. Mesela;
O gün bir takım yüzler zelildir, durmadan çalışır, (fakat boşuna) yorulur, kızgın ateşe girer. Onlara kaynar su pınarından içirilir. Onlar için kuru dikenden başka yemek yoktur, o ise ne besler ne de açlığı giderir. (Gaşiye 1-7)
Bunun gibi özellikle ahireti anlatan ayetlerde gelecek zaman kipiyle tercüme yapanları seçmeye çalıştım. Bu durumda Gaşiye suresinin ayetleri söyle oldu;
O gün kimi yüzler asık. Çalışıp yorgun düşmüş gibi olacak! Kızgın bir ateşe girecek. Kendilerine çok sıcak bir kaynaktan su içirilecek. Kuru dikenden başka yiyecekleri de olmayacaktır. Bu diken ne besleyicidir, ne de açlığı giderir.
Tabi her surede böyle tercüme yapanları bir araya getirmek mümkün olmadı ama büyük çoğunluğunu böyle seçtim.
3 - Seçtiğim bazı meal sahiplerinin tefsirlerini ve takva, infak, veli, mevla vs gibi kelimelerin sözlük anlamı üzerinden de açıklamalar ekledim. Bunları ben yaptığım için, merak edilmesin diye açıklama sonuna adımı ekledim; (Onur)
4 - Çoğu ayette Seyyid Kutub'dan uzun açıklamalar var. Özellikle Kutub'tan uzun açıklamalar eklemek istedim çünkü Kutub'un tefsirini okurken hiç sıkılmadım ama Elmalılı'nın tefsirini okurken sıkıldım. Bunun hikmeti nedir diye biraz düşününce Kutub'un edebiyatçı olması sebebiyle okuyucuyu sıkmadan yazabildiğini anladım. Kutub'un çok güzel açıklamaları var. Eğer sen de bu açıklamaları okursan, uzun bir açıklama okumana rağmen sıkılmadığını ve gerçekten çok güzel açıklamalar yazdığını fark edeceksin. En azından benim beklentim bu yönde. Bu yüzden Seyyid Kutub'tan uzun ve güzel açıklamalar ekledim. Tabi bu yazdığım paragraf diğer müfessirlerden aldığım tefsirlerin güzel olmadığı anlamına gelmiyor. Süleymaniye Vakfı'nın fıkhî konularda Yahudi ve Hırıstiyanlara yönelik ayetlerin anlaşılmasında ve peygamberimizin yaptığı savaşlar için çok güzel açıklamaları var. Keza Cemal Külünkoğlu'nun açıklamaları da çok güzel. Okuduğum her tefsir ufkumu biraz daha açtı. Bu yüzden hepsini bir araya getirmeye karar verdim. Aslında Bayraktar Bayraklı ve Mehmet Okuyan hocaların tefsirlerinden de açıklamalar almak isterdim ama onlar tefsirlerini internetten yayımlayıp herkesin istifadesine sunmadı. Yine de Mehmet hocadan bazı açıklamalar bulabildim ama Bayraktar hoca 20 cilt tefsir yazıp adeta saklamış. Ancak ücretini verip satın alabiliyorsun. Bilemiyorum ama internet çağında merak ettiğimiz bir ayetin tefsirini 20 cilt içinde arayacak birileri kalmış mıdır?
5 - Ayet kümelerini görseliyle ayırdım. Genelde ayetler dört-beş ayet ya da sekiz- on ayetlik kümeler şeklinde inmiş. Arapça Kur'an mushaflarında ayet kümeleri belirtilir. Satırda boşluk göremezsin ama bir küme ayet bittiğinde satır sonuna ع Ayın harfi konur. Okuyan yeni kümenin başladığını anlar. Hatta namazda sonunda ع Ayın harfi olan ayet geldiğinde rükûya gitmek tavsiye edilmiştir. Tabi bu namazda beş ayetten fazla okunmaz demek değildir. Mesela yirmi ayet okursun ama rükûya, sonunda ع Ayın harfi olan ayette gidersin. Ben bu ayrımı belirttim. Nasıl bir çalışma yaptığıma dair örnek görmek için altta Kıyamet suresinin 20-40. ayetlerine bakabilirsin. Sadece bu sayfada hangi meali kimden aldığımı cümle sonunda görebilirsin. Diğer sayfalarda müfessir isimlerini göstermedim çünkü kimin meali olduğunu takip etmek merak uyandırıyor ve ayetlere konsantre olmayı zorlaştırıyor. O yüzden görünmemesi daha iyi. Alttaki bazı ayetlerde tefsir de var. Tefsirleri aşağı açılır buton içine yerleştirdim. Böylece sayfa çok karışık olmadı. Tefsirin kime ait olduğu sonda parantez içinde yazıyor.
6 - Esmaül Hüsna geçen ayetler için açıklama yapmam gerekiyor çünkü bu ayetlere Allah'ın isimlerini ekledim. Mealin anlamını bozmadım; genelde ayetlerde Allah'ın isimlerinin açıklaması oluyor, bazı meallerde hem isim hem açıklaması var. Yaşar Nuri Öztürk hocanın meali buna örnektir ama Yaşar hoca Esmaül Hüsna geçen bütün ayetleri böyle tercüme etmemiş. Bazısında sadece isimler, bazısında sadece açıklaması, bazısında da hem isim hem açıklama var. Hayrat Vakfı mealinde de isimler yazılmış, açıklaması parantez içinde verilmiş. Suat Yıldırım'ın mealinde de bazı isimlerin açıklaması parantez içinde verilmiş. Ben Kadir gibi çok bilinen isimler hariç Esma olan bütün ayetlere isimleri de ekledim. Mesela Ankebut 5. ayeti örnek göstereyim;
Kim Allah’ın huzuruna çıkmayı bekliyorsa (bilsin ki) Allah’ın belirlediği vakit elbette gelecektir. O Semî'dir; daima dinler ve Alîm'dir; her şeyi bilir.
Bu ayete Semî ve Alîm isimlerini ekledim, açıklamaları zaten vardı. Bari, Musavvir, Müsteân gibi az bilinen isimlerin geçtiği ayetlere de isimleri ekledim ama dediğim gibi Kadir çok bilinen isimlerin ayetlerine dokunmadım. İsimlerin kaç ayette geçtiğini sayabilmek için de onlara Esmaül Hüsna adını verdim. Alttaki tabloda Esmaül Hüsna geçen ayetler'in açıklaması budur.
Şunu da belirtmeden edemeyeceğim; Arapça ayetlerin sonu bir biriyle kafiyelidir. Zaten Mekkeli müşrikler bu yüzden peygamberimize (a.s) şair diyordu. İlginç olan seçtiğim meallerle bile bu kafiye Kıyamet suresinde görünür oldu. Şiir gibi kafiye oluştu.
Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım. Rahmân Rahîm Allah'ın adıyla
20.
[Çoğunuz] bu geçici hayatı seviyorsunuz, (Muhammed Esed)
21.
ama öteki dünyayı [ve Hesap Günü’nü] hiç düşünmüyorsunuz! (Muhammed Esed)
22.
O gün birtakım yüzler sevinçten parlayacak. (Cemal Külünkoğlu)
23.
Rabbine bakacak... (Şaban Piriş)
24.
O gün birtakım yüzler de asık olacak. (Cemal Külünkoğlu)
25.
Bellerini bükecek bir felakete uğrayacağını anlayacak. (Şaban Piriş)
26.
Hayır, can boğaza gelip köprücük kemiklerine dayanınca, (Abdullah Parlıyan)
27.
"Tedavi edecek yok mu?" denir. (İlyas Yorulmaz)
28.
Kendisi de bilir ki bu ayrılma vaktidir, (Muhammed Esed)
29.
Bir bacağı diğerine dolaşmıştır. (Süleymaniye Vakfı)
30.
O gün sevk edilecek yer, Rabbinin huzurudur.[*] (İlyas Yorulmaz)
Bu sahne can çekişmesi sahnesidir. Ayet bu sahneyi somut biçimde okuyucuların gözleri önüne seriyor. Sanki olay şu anda oluyormuş, sanki ruh, sözcükler arasından fırlayarak hareket ediyormuş gibi bir izlenim bırakıyor. Tıpkı fırça darbeleri altında tablonun hatlarının belirmesi gibi. Evet; Can köprücük kemiğine dayanınca son nefes verilmek üzere demektir. Bu sahne, ölüm adayı için koma sahnesi, gözleri faltaşı gibi açtıran çırpınma sahnesidir. O sırada ölüm adayının çevresini saran yakınları çırpınan ruhun ızdırabını dindirmek için çare, son umutla bir çıkar yol aramaya koyulurlar. İşte; "Bu hastayı iyileştirecek var mı?' diye sorarlar." Ölüm adayı son nefes savaşının ve koma halinin çırpıntılarını yaşıyor. Öyle ki; "Çırpınırken ayakları birbirine dolaşır." Artık çare yok. Hiç bir kurtuluş ümidi kalmadı. Son aşamada her canlının çıkacağı yolculuğun son yolu belirmiştir artık. "O gün Rabbine doğru yolculuk vardır."
Bu buruk sahnenin perdesi ansızın iniveriyor. Ama gözlerde görüntüsü, duyu organlarında sarsıcı etkisi, çevredeki havada tüyler ürpertici suskunluğu vardır. Bu ciddi, gerçeği yansıtıcı, çırpıntılı ve acıklı sahneyi gerçeği yalanlayanların, umursamazların sahnesi izliyor. Bu adamlar ölüm ve sonrası için hiçbir hazırlık yapmazlar. Tersine günah ve yüz çevirme biriktirirler. Zamanlarını oyunla, eğlence ile öldürürler. Üstelik bu günahkâr ve gerçeğe yüz çevirici tutumları ile çalım satarlar. (Seyyid Kutub Tefsiri)
BÖLÜM 2
31.
O, doğruları kabul etmemiş ve onların arkasında durmamıştı[*]. (Süleymaniye Vakfı)
Âyetin metninde geçen salli = صَل ‘nin türediği es-salât = الصَّلَاة kelimesinin kök anlamı, bir şeyi bırakmamak ve sürekli arkasında olmaktır. (Lisan’ul-Arab) Burada verilen emir, Allah'ın verdiği görevleri, onun rızası için sürekli yapmaktır. Her müslümanın hiç aksatmadan yapması gereken tek ibadet namaz olduğu için ona salat denir. (Süleymaniye Vakfı Tefsiri)
32.
Aksine yalan saymış ve yüz çevirmişti. (Diyanet Vakfı)
33.
Sonra da kibirlenerek kendi ailesine gitmişti.(Mehmet Okuyan)
34.
Yazık sana yazık! (Süleyman Ateş)
35.
Evet, yazıklar olsun sana, yazıklar! (Cemal Külünkoğlu)
36.
İnsan başıboş bırakılacağını mı zannediyor?[*] (İlyas Yorulmaz)
Kur'an'ın bu yoldà insan kalbine yönelttiği dokunuşlardan biridir. Amacı insanın sağına-soluna dikkatli bakarak kendi varlığını tüm evrene ve evren bütününü planlayan yüce iradeye bağlayan bağların, irtibat kanallarının, hedeflerin, amaçların, gerekçelerin ve sebeplerin farkına varmasını sağlamaktır.
Bu ayetin arkasından insanın başıboş bırakılmayacağını kanıtlayan somut ve yalın bir gerçeğe ışık tutuluyor. Sade ve duru bir dille anlatılan bu somut gerçek insanın ilk yaratılış gerçeğidir. (Seyyid Kutub Tefsiri)
37.
O bir zamanlar sadece akıtılan bir meni damlası değil miydi? (Abdullah Parlıyan)
38.
Sonra embriyoya dönüştü,
sonra Allah onu yaratıp biçimlendirdi. (Seyyid Kutub)
39.
Ondan erkek ve dişi olarak her iki cinsi yarattı. (Suat Yıldırım)
40.
Şimdi, bunları yapan Allah’ın ölüleri diriltmeye gücü yetmez mi?[*] (Diyanet İşleri)
Bu sûre okunduğu zaman sonunda "evet" denilmesi, Mürselat Sûresi'nin sonunda "Allah'a iman ettik" denilmesi, Tin Sûresi'nin sonunda "Evet, ben de buna şahit olanlardanım" denilmesi Hz. Peygamber (s.a.v)'den Ebu Hureyre hadisiyle, Ahmed, Ebu Davûd, Hakim, Beyhakî gibi hadisçi ve tefsirciler tarafından rivayet edilmiştir. (Elmalılı Hamdi Yazır Tefsiri)
Ayet Tefsir Tablosu
Alttaki tablodan hangi müfessirden kaç ayet, tefsir-açıklama aldığımı görebilirsin. Kimden ne kadar ayet tefsir alsam diye plan yapmadan sadece okuyarak ayetleri seçtim. Meal oluştuktan sonra kimden ne kadar ayet tefsir aldım diye saydım, alttaki tablo çıktı. Liste alfabetiktir ama ayete tefsire göre de sıralayabilirsin.
Süleymaniye Vakfı Meali için bir açıklama yapmalıyım, en fazla ayeti onlardan almışım. Sebebi "dileme" diye tercüme edilen شاء şae kelimesinin, kafirlerin kalbi, gözü, kulağı mühürlü olduğunu anlatan ayetlerin ve Allah'ın insanları saptırdığını ifade eden يضل yudillu kelimesinin doğru anlamlarının bu mealde olmasıdır. Başlamadan daha fazla bilgi istersen alttaki linklere bakabilirsin.
* Hurufu Mukata harfleri 29 sure başında birinci ayette geçer. Yalnız 42. surede ilk iki ayet hurufu mukatadır. Bunlardan 20 tanesi bağımsız ayettir, devamında cümle yoktur. Bakara suresinin başındaki Elif Lâm Mîm gibi.
** Kur'an, sûre başlarındaki besmeleler hariç 6236 ayettir.